İngilizce öğrenmek bir lüks olmaktan çıkalı çok oldu. Çok
oldu, peki öğrenildi mi? , Öğrenilmesi gerektiğinin farkına
varıldı mı? , Son anı mı bekliyoruz yoksa öğrenmek için? ve
belki de en önemlisi öğrenmenin tam anlamıyla ne olduğunu
biliyor muyuz?
Bazen isteksizliğimiz, öğrendiğimiz korkularımız, bazen
ise para ve zaman gibi bahanelerimiz durduruyor bizi.
Zihinsel blokajlarımız tüm bunların bizi esir almasına izin
veriyor ve hatta farkına bile varmıyoruz bazen esir
düştüğümüzün. Zihnimiz düşünüp söze döktüklerimizin
doğruluğuna inandırıyor bizi. “Zamanın yok, nasıl öğreneceksin”
diyor, aklın karışıyor ve sonunda o kazanıyor,
öğrenemiyorsun. “Bütçe ayıramazsın şu an buna” diyor ve
akabinde harcanan bütçeyi görmeni bile engelliyor ve tekrar
kazanıyor, öğrenemiyorsun. “Senin buna yeteneğin yok, boşa
zaman ve para harcarsın” diyor, sonuç değişmiyor ve
kazanıyor, öğrenemiyorsun.
Ne yani haklı mı? Öğrenemiyor musun? Tabii ki değil.
Sen daha bunu bilmiyorsun, başlamadın ki. Düşüncelerin
engelliyor ve bunu deneyimlerin arasında göremiyorsun bile.
Bir başla, sadece başla, öğrenmek istemekle başla.Seni engelleyen her şeyi bir kenara koyarak başla. Keyif
alacağına inan. Düşündüğünden daha kolay olacak göreceksin
çünkü SEN varsın. Senin azmin, özverin, sorumluluğun,
keyfin, istikrarın var.
Gel, beraber nereden başlaman gerektiğine bakalım.
Seni içselleştirelim, kendini tanıyarak başla öğrenimine.
Seviyeni keşfedelim. Nasıl çalışılırmış öğrenelim beraber.
Kelimeler nasıl öğrenilir, nasıl yazı yazılır, okuma becerisi
nasıl geliştirilir ve daha iyi nasıl konuşulur bir bakalım
seninle. Yardımcı kaynaklarını bulalım zevkine göre.
İsteklerin ve yapabileceklerinin sınırsızlığını görelim
beraber.